İngiltere hükümeti Filistin karşıtı politikaları ve Siyonist Rejim'e desteğinin devamında, 19 Kasım Cuma günü Filistin İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) siyasal kanadının da terör örgütü ilan edileceğini duyurdu.
İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel’in Hamas’ı terör örgütü ilan etmeye hazırlandıklarını duyurması iç ve dış tepkilere yol açtı.
İngiltere'de Siyonist Rejim karşıtı faaliyetlerin artması ve kamuoyundan gelen baskıların İngiliz hükümetini böyle bir karar almaya zorladığı belirtiliyor.
Öte yandan bazı Arap üklelerinin de Siyonist Rejim'le ilişkileri normalleştirmesi İngiltere'nin Hamas'a karşı bu kararı alması için en önemli teşvik sayılabilir.
Mehr Haber Ajansı bu konu hakkında araştırmacı- yazar Deniz Caner ile bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıdaki yazıda bu röportajı okuyabilirsiniz
1- İngiltere hükümetinin Hamas'ı terörist olarak ilan etme eyleminde Siyonist lobinin etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsrail’in Londra Büyükelçiliği bu anlamda öteden beri İsrail’in lobi faaliyetlerinin başat aktörlerinden biri olarak bilinir. İsrail’li siyasetçiler Hamas’a getirilecek olan bu yasağın alt yapısını birkaç yıldır hazırlamaktaydı zaten. İngiltere'nin bu kararı, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in Glasgow'daki iklim zirvesi toplantısında İngiliz mevkidaşı Boris Johnson’dan Hamas hareketini terör örgütü olarak kabul etmesini talep ettikten bir hafta sonra geldi. Bu talep üzerine İngiltere İç İşleri Bakanı Priti Patel bir Washington ziyareti gerçekleştirdi ve bu esnada bu kararın alındığını açıkladı. Burada İngiltere’nin bir taraftan Filistin’e karşı insani yardımlarını DFID aracılığıyla esirgemezken diğer taraftan Filistin meselesine karşı çifte standartlı ve ikircikli bir politika sergilediği görmekteyiz.
2- Bilindiği üzere Hamas’ın, Siyonist Rejim ile ilişkileri normalleştirme projesinin başarısızlığında etkin rolü olmuştur. Size göre, İngiltere’nin bu kararı Hamas’ın Filistin davasını koruma dinamizmini etkileyebilir mi?
Öncelikle bu yasağın gündeme gelmesinde İngiltere İç İşleri Bakanı Priti Patel’in gayretini es geçmemek gerekir. Kendisi 2017 yılında Uluslararası Kalkınma Bakanlığı yaptığı dönemde İngiltere’ye yaz tatili yapmak için gelen üst düzey İsrailli yetkililerle kendi hükümetine haber vermeden görüşmüştü, tepkiler sonrasında istifa eden Patel’in İsrail yanlısı politikası görmezden gelinemez.
İngiltere’de halkın Filistinlilerin özgürlük ve bağımsızlıklarını kazanma yolunda direnme ve mücadele haklarına destek veren birçok protestolar düzenlediklerini zaman zaman medyada rastlıyoruz.
Patel, henüz Uluslararası Kalkınma Departmanı olan DFID’nin Filistin’e yatırım yapma kararını eleştirmiş ve Ekim 2016'da, finansman prosedürünün gözden geçirilmesini talep etmişti ve gerekli incelemeler sonrasında Patel İngiltere'nin Filistinlilere yaptığı yardımın yaklaşık üçte birini geçici olarak dondurmuştu. Henüz İç işleri Bakanı olmazken de Patel’in Filistin karşıtı birçok adımını olduğunu göz önünde bulundurursak bu kararın alınmasında onun da kişisel katkısı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
3- Siyonist Rejim’le ilişkilerin normalleştirmesi konusu üzerinden bir yıl geçiyor. Bu süreçte Filistin halkının hakları gerçekleşmezken İsiyonist Rejim’in Filistin karşıtı eylemleri daha da yoğunlaşmıştır. Bunun hakkında ne düşünüyorsun?
İngiltere’de halkın Filistinlilerin özgürlük ve bağımsızlıklarını kazanma yolunda direnme ve mücadele haklarına destek veren birçok protestolar düzenlediklerini zaman zaman medyada rastlıyoruz. Ayrıca İngiltere Uluslararası Kalkınma Departmanı (DFID) BM kurumları ve Filistin yönetimi aracılığıyla Filistin topraklarını destekleme fonları vermektedir. İngiltere’deki insaflı siyasetçilerin de bu anlamda çabaları var. Örneğin İngiltere İşçi Partisi’nden Emily Thornberry ülkesine Filistin’i tanıma çağrısında bulunan bir milletvekilidir. Ancak bu sesler İngiltere’deki baskın İsrail lobisine karşın etkisiz kalmaktadır.
Muhabir: Marzieh Rahmani
yorumunuz